Ben, Biz, Doğa özlem duyduğumuz bağları yeniden kuracağımız, hayatın telaşından sıyrılıp, kendimizi, birbirimizi ve doğayı kalpten dinlemeye açtığımız bir alan. Ve adı üzerinde, bu alan birbiri ile sıkı sıkıya ilişkili üç temel başlıkta bulunuyor:
Ben
Değişen dünya, ekonomik baskı ve telaş ile gelen stres insanı kendinden kopardı. Düşüncelerimizi kontrol edemez, duygularımızı duyamaz, duyduklarımızı da birbirinden ayıramaz hale geldik. Şimdi durup dinlemenin, sormanın ve sadece bakmanın zamanı: "içimde neler oluyor?"
Buluşmalarımızda çeşitli meditasyon tekniklerini doğada deneyimleyerek 'an'da, içimizde olanı izliyoruz. Sessizlik; zihni sakinleştirip, öz varlığımız ve evrensel kaynakla bağlarımızı hatırlamamızı sağlayacak.
Biz
Birbirimizden ne zaman koptuk? En son ne zaman birisini yargılamadan dinledik, ya da kendimizi yargılanmadığımızı bilerek özgürce ifade ettik? Günümüzün hiyerarşik iletişim dili elimizdeki tek seçenek değil.
Geçmişte kalmış ve unutulmuş fakat bugün yeni diyebileceğimiz bir iletişim metodu, Çember, yeniden birbirimizi can kulağıyla dinlemeyi, yargılamamayı ve böylece yepyeni bir bağlantıyı kuruyor. Birbirimizin hikâyeleri, hepimizin hikâyelerine dönüşüyor. Rumi'nin dediği gibi; "Doğru ve yanlışın ötesinde bir yer var" ve orada buluşacağız.
Doğa
Hızla tükeniyor. Eğer insanoğlu bu hızla tüketmeye devam ederse bir kaç on yıl içinde bize "bir değil iki Dünya gerekecek."
Doğa'dan koptuk. Sadece köylerimizden, temiz havadan, temiz sudan ve temiz gıdadan değil, Doğa'yla olan sıkı bağlarımızdan koptuk ve onun güzelliğini unuttuk.
İnsanoğlu bugüne dek Doğa Ana'ya bizi sonsuza kadar besleyecek annemiz gibi davrandı, sınırsız kaynak yalanına inandı. Fakat artık biliyoruz ki, Doğa Ana'nın kaynakları sınırlı. Bu şekilde devam edemeyeceğiz. Öğrendiklerimizle insanoğlu olgunlaşıyor, çocukluk çağı yerini yetişkinlik çağına bırakıyor. Doğa'yı artık bizim sonsuz ihtiyaçlarımızı karşılayan bir Anne olarak değil, bizim de O'nun ihtiyaçlarını gözettiğimiz Sevgilimiz, Aşığımız olarak görmenin zamanı geldi.
Meditasyonlarımızı, Çemberlerimizi, Anadolu coğrafyasının çeşitli yerlerinde Doğa'nın içinde yapacağız. Bir yandan ekolojiye ve bölgenin tarihine dair bilgileri paylaşırken bir yandan sessiz yürüyüşlerle Doğa'ya şahitlik edeceğiz. Böylece O'nun tüm güzelliğini yeniden hatırlayıp, O'nu onurlandıracağız.